Antalya Müzesi’nin Yıkım Kararı Tartışılıyor: “Bu Sadece Bir Bina Değil, Bir Hafıza Alanı”

Grubun yaptığı açıklamada, 1960’ların modern mimarlık anlayışını temsil eden Antalya Müzesi’nin, yalnızca bir sergi binası değil, aynı zamanda ulusal bir yarışmayla projelendirilen Türkiye’nin ilk müzesi olduğu vurgulandı. 1988 yılında Avrupa Konseyi tarafından “Yılın Müzesi” ödülüne layık görülen yapı; konferans salonu, kütüphane ve açık alanlarıyla bir kültürel yaşam alanı olarak tanımlanıyor.

Yıkım kararına gerekçe olarak öne sürülen “deprem riski” iddiası ise Müze Çalışma Grubu tarafından teknik açıdan yetersiz ve şeffaflıktan uzak bulundu. Grup, kamuoyuna yalnızca karot ve röntgen çalışmaları sonucunda oluşturulmuş bir raporun dolaylı olarak ulaştığını, ancak yasal çerçevede zorunlu olan kapsamlı bir Deprem Performans Analizi'nin mevcut olmadığını açıkladı.

Bu belirsizliklerin kamu vicdanını zedelediğini belirten grup, eğer 2021 yılında bir risk tespiti yapılmışsa, o tarihten bu yana geçen 4.5 yıl boyunca hem çalışanların hem de ziyaretçilerin güvenliğinin neden göz ardı edildiğini sordu. Ayrıca yapının mevcut durumu, mimari tasarım hatasından değil, yıllardır ihmal edilen bakım ve onarım süreçlerinden kaynaklandığına dikkat çekildi.

Müze binasının fiziki kapasitesinin yetersiz olduğu yönündeki değerlendirmelere de karşı çıkan Müze Çalışma Grubu, modern müzecilik anlayışında bütün eserlerin aynı anda sergilenmesi gibi bir zorunluluğun bulunmadığını hatırlattı. Depolarda yer alan eserlerin tematik ve dönemsel sergilerle dönüşümlü olarak halka sunulabileceği, hatta bazı eserlerin ilçe müzelerine aktarılmasının kültürel çeşitliliği artıracağı ifade edildi.

Grup ayrıca, sorunun bir bina sorunu değil, müzecilik vizyonu ve yönetim eksikliği sorunu olduğunu savundu. Antalya gibi arkeolojik ve tarihi açıdan zengin bir kentin, profesyonel küratörler ve alanında uzman yöneticiler tarafından yürütülen çok katmanlı bir müzecilik anlayışına ihtiyaç duyduğuna dikkat çekildi.

Müze Çalışma Grubu’nun çözüm önerileri ise net: Yıkım süreci durdurulmalı, yapı tescillenerek koruma altına alınmalı ve özgün mimari projeye uygun şekilde bilimsel restorasyon yapılmalı. Aynı zamanda Antalya için yeni bir müze projesi de, şeffaf, katılımcı ve yarışma esaslı bir süreçle planlanmalı. Grup, tüm bu adımların, Antalya’nın kültürel mirasını korumanın yanı sıra, kente özgüven kazandıracak bir gelecek inşa etmenin de temel koşulu olduğuna inanıyor.