Esra Sarıca
Köşe Yazarı
Esra Sarıca
 

Kendine gel!

Kendini sev, bakım ver ihmal etme, kendine saygı duy, ruhunu besle, dramayla ya da kötümser düşüncelerle kalbini karartma hele gündeme kapılıp üstüne bireysel sorunlarınıda dert edip boğulma yaşamın içinde. Merhaba sevgili okuyucu beni her nereden ve nasıl okuyorsan önce sana bir sorum var, nasılsın? Gerçekten nasılsın? Ruhun nasıl bu aralar, halin, hevesin, hayata dair merakın, ümidin ne durumda? Gerçekten birine halini anlatmaya içini açmaya ne dersin bu ben olmasamda yap en yakın zamanda.   Benim pek keyfim yoktu uzun zamandır, yazmaya elimin varmaması da bundan sebep, yorgun ve ümitsiz hissediyordum. Bu duygularla birlikte halsiz ve hareketsizdim elbette. Her gün sosyal medyada ya da haberlerde tatsız haberler ve gündemle karşılaşmaktan bıktım, yorgunluğuma yorgunluk katıyor tüm bu olumsuzluklar. Bir de üzerine kişisel sorunlar, gün içinde yaşanan iletişim kazaları, anlaşmazlıklar, uğradığım haksızlıklar derken insan adeta bir çöp yığınının içinde kalmış gibi hissediyor kendini, üstelik oradan çıkmaya dermanı da olmuyor.    Bir süre önce bu dramanın içinde dermansız kalmışken kendi elimden tutmayı öğrendim. Zorla kendimi spor salonuna götürdüm, yürüyüşe çıkardım, yemek ısmarladım kendime, biraz sevdiğim şeyleri hatırlamaya ihtiyacım vardı ve bunu biriyle değil kendi kendime yapabilirdim yapmalıydım. Hemen olmuyor tabi üzerine oldukça tefekkür ediyor insan. Yahu bir tane hayatım var ve sevdiğim değer verdiğim herkes kadar hatta daha fazlası ben değerliyim diyebilmeli insan. Herkes gider, her şey biter olmaz sandığın şeyler olur ve sen tek başına kalırsın hayatta. En sevdiklerini bile kaybettiğinde yaşamını devam ettirme motivasyonu ancak kendini severek ve kendine bakım vererek mümkün. Başkasına iyi gelme halin de öyle. Sağlığını, enerjini kaybettiğinde, sadece nesnesel bir varlık olmaktan farkın kalmıyor dünya üzerinde.  Oysa hayattayım ve bu hayatı doya doya yaşayabilmem için hala zamanım fırsatım varken niye yaşayan bir ölüye döneyim ki. Arabamızın bakımlarını ihmal etmiyoruz her yıl, kendi bakımlarımızı da ihmal etmemeliyiz. İçsel ve dışsal olarak kendimize bakım vermeli ve sevmeliyiz sevgili dostlar, kendimizi ihmal etmenin bedeli arabadan daha pahalıya mâl olabilir.   Bir kere şunu kabul edelim her şeye muktedir değiliz, hayatta başımıza kötü şeyler de gelecek, biz onların içinde boğulmayı mı seçeceğiz yoksa bununla baş etmeyi mi seçeceğiz? Ben hayatta yaprak gibi savrulmayı istemiyorum daha çok hacı yatmaz gibi olmayı tercih ediyorum. Çok üzüldüğüm yasını tuttuğum şeyler de yaşıyorum, bir süre sonra kalkıp kendime bakım verip yaralarımı sarıp tekrar ayağa kalkıyorum.  Bana iyi gelen şeyleri yapmayı gezmeyi, lezzetli yemekler yemeği, eğlenmeyi, yeni yerler keşfetmeyi de ihmal etmiyorum, bir şeylere çok üzülmüş olabilirim ama bunları yapmayı o üzüntüyü bahane edip bırakmamalıyım. Çünkü bunları yapmazsam zamanla ruhumu öldürürüm ve ben ben olmaktan vazgeçerim.    Dünya dertleri bitmez dostlar, bitemez bizler ancak kendi evimizin önünü temizleyerek ferahlayabiliriz. Yani kendimizi sevip bakım vererek, nelerin bize iyi geldiğini, nelerden uzak durmamız gerektiğini bilerek. Duyarlılığımız da bireysel sorunların içinde boğulmamız da bize zarar vermemeli. Duyguların hissettirdikleri bedenimizde sadece 90 saniye kalabiliyor sürekli tekrar edip içselleştirdiğimiz kısmı ise sürekli konuşan zihnimiz. Bazen çözümler çok basit  ve başucumuzdadır ama göremeyiz kaybolmuşuzdur dramanın içinde, sessizliğe ve kendimizi duymaya ihtiyaç duyarız. İhmal etmeyin kendinizi, etmeyin ki sizlerde sevdikleriniz de iyi olsun, biz kötü olduktan sonra diğer hiçbir şeyin ne önemi var ki zaten.     Unutmamamız gereken en kıymetli şey “bu da geçer yahu” iyi hal kötü hal hepsi geçer Mevlana’nın da dediği gibi bütün duygular bize misafir hepsini ağırlayıp gönderiyoruz her yeni gün.     Misafirhane İnsan kısmı bir misafirhane, Her sabah yeni birisi gelir.   Bir sevinç, bir bunalım, bir zalimlik, Aniden farkına varmak bir şeyin, Hepsi beklenmedik misafir.   Hepsini karşılayıp eyle! Evini vahşetle süpürüp,  Bütün mobilyalarını boşaltan Bir kederler kalabalığı bile gelse.   Her geleni alnının akıyla misafir et. Olur ki yeni bir zevk getirmek için  Boşalttılar evini.   Karanlık düşünce, utanç ve garez, Hepsini gülerek karşıla kapıda Ve buyur et içeri.   Minnettar ol her gelene Kim gelirse gelsin. Çünkü bunların her birisi Öte taraftan bir kılavuz  Olarak gönderildi.  
Ekleme Tarihi: 08 May 2025 - Thursday
Esra Sarıca

Kendine gel!

Kendini sev, bakım ver ihmal etme, kendine saygı duy, ruhunu besle, dramayla ya da kötümser düşüncelerle kalbini karartma hele gündeme kapılıp üstüne bireysel sorunlarınıda dert edip boğulma yaşamın içinde. Merhaba sevgili okuyucu beni her nereden ve nasıl okuyorsan önce sana bir sorum var, nasılsın? Gerçekten nasılsın? Ruhun nasıl bu aralar, halin, hevesin, hayata dair merakın, ümidin ne durumda? Gerçekten birine halini anlatmaya içini açmaya ne dersin bu ben olmasamda yap en yakın zamanda.

 

Benim pek keyfim yoktu uzun zamandır, yazmaya elimin varmaması da bundan sebep, yorgun ve ümitsiz hissediyordum. Bu duygularla birlikte halsiz ve hareketsizdim elbette. Her gün sosyal medyada ya da haberlerde tatsız haberler ve gündemle karşılaşmaktan bıktım, yorgunluğuma yorgunluk katıyor tüm bu olumsuzluklar. Bir de üzerine kişisel sorunlar, gün içinde yaşanan iletişim kazaları, anlaşmazlıklar, uğradığım haksızlıklar derken insan adeta bir çöp yığınının içinde kalmış gibi hissediyor kendini, üstelik oradan çıkmaya dermanı da olmuyor. 

 

Bir süre önce bu dramanın içinde dermansız kalmışken kendi elimden tutmayı öğrendim. Zorla kendimi spor salonuna götürdüm, yürüyüşe çıkardım, yemek ısmarladım kendime, biraz sevdiğim şeyleri hatırlamaya ihtiyacım vardı ve bunu biriyle değil kendi kendime yapabilirdim yapmalıydım. Hemen olmuyor tabi üzerine oldukça tefekkür ediyor insan. Yahu bir tane hayatım var ve sevdiğim değer verdiğim herkes kadar hatta daha fazlası ben değerliyim diyebilmeli insan. Herkes gider, her şey biter olmaz sandığın şeyler olur ve sen tek başına kalırsın hayatta. En sevdiklerini bile kaybettiğinde yaşamını devam ettirme motivasyonu ancak kendini severek ve kendine bakım vererek mümkün. Başkasına iyi gelme halin de öyle. Sağlığını, enerjini kaybettiğinde, sadece nesnesel bir varlık olmaktan farkın kalmıyor dünya üzerinde.  Oysa hayattayım ve bu hayatı doya doya yaşayabilmem için hala zamanım fırsatım varken niye yaşayan bir ölüye döneyim ki. Arabamızın bakımlarını ihmal etmiyoruz her yıl, kendi bakımlarımızı da ihmal etmemeliyiz. İçsel ve dışsal olarak kendimize bakım vermeli ve sevmeliyiz sevgili dostlar, kendimizi ihmal etmenin bedeli arabadan daha pahalıya mâl olabilir.

 

Bir kere şunu kabul edelim her şeye muktedir değiliz, hayatta başımıza kötü şeyler de gelecek, biz onların içinde boğulmayı mı seçeceğiz yoksa bununla baş etmeyi mi seçeceğiz? Ben hayatta yaprak gibi savrulmayı istemiyorum daha çok hacı yatmaz gibi olmayı tercih ediyorum. Çok üzüldüğüm yasını tuttuğum şeyler de yaşıyorum, bir süre sonra kalkıp kendime bakım verip yaralarımı sarıp tekrar ayağa kalkıyorum.  Bana iyi gelen şeyleri yapmayı gezmeyi, lezzetli yemekler yemeği, eğlenmeyi, yeni yerler keşfetmeyi de ihmal etmiyorum, bir şeylere çok üzülmüş olabilirim ama bunları yapmayı o üzüntüyü bahane edip bırakmamalıyım. Çünkü bunları yapmazsam zamanla ruhumu öldürürüm ve ben ben olmaktan vazgeçerim. 

 

Dünya dertleri bitmez dostlar, bitemez bizler ancak kendi evimizin önünü temizleyerek ferahlayabiliriz. Yani kendimizi sevip bakım vererek, nelerin bize iyi geldiğini, nelerden uzak durmamız gerektiğini bilerek. Duyarlılığımız da bireysel sorunların içinde boğulmamız da bize zarar vermemeli. Duyguların hissettirdikleri bedenimizde sadece 90 saniye kalabiliyor sürekli tekrar edip içselleştirdiğimiz kısmı ise sürekli konuşan zihnimiz. Bazen çözümler çok basit  ve başucumuzdadır ama göremeyiz kaybolmuşuzdur dramanın içinde, sessizliğe ve kendimizi duymaya ihtiyaç duyarız. İhmal etmeyin kendinizi, etmeyin ki sizlerde sevdikleriniz de iyi olsun, biz kötü olduktan sonra diğer hiçbir şeyin ne önemi var ki zaten.  

 

Unutmamamız gereken en kıymetli şey “bu da geçer yahu” iyi hal kötü hal hepsi geçer Mevlana’nın da dediği gibi bütün duygular bize misafir hepsini ağırlayıp gönderiyoruz her yeni gün.  

 

Misafirhane

İnsan kısmı bir misafirhane,

Her sabah yeni birisi gelir.

 

Bir sevinç, bir bunalım, bir zalimlik,

Aniden farkına varmak bir şeyin,

Hepsi beklenmedik misafir.

 

Hepsini karşılayıp eyle!

Evini vahşetle süpürüp, 

Bütün mobilyalarını boşaltan

Bir kederler kalabalığı bile gelse.

 

Her geleni alnının akıyla misafir et.

Olur ki yeni bir zevk getirmek için 

Boşalttılar evini.

 

Karanlık düşünce, utanç ve garez,

Hepsini gülerek karşıla kapıda

Ve buyur et içeri.

 

Minnettar ol her gelene

Kim gelirse gelsin.

Çünkü bunların her birisi

Öte taraftan bir kılavuz 

Olarak gönderildi.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve okurmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Nuran
(08.05.2025 18:25 - #450)
Kendine gelmeyi hatırlatan bir yazı olmuş. Kalemine yüreğine sağlık.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve okurmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.