2006 yılında yaşanan bir olay, iş dünyasında ezberleri bozdu. Coca-Cola’da çalışan Joya Williams, şirketin gizli formüllerini Pepsi’ye satmak için 1,5 milyon dolarlık bir teklif sundu. Kulağa film senaryosu gibi geliyor değil mi? Fakat bu gerçekti. Dünya devlerinin savaşında kritik bilgiler altın değerindeydi. Herkes Pepsi’nin bu fırsatı değerlendireceğini düşünürken, Pepsi şaşırtıcı bir şey yaptı: Bilgileri satın almak yerine, Coca-Cola’yı bilgilendirdi.
Bu, sadece bir rakip değil, bir etik örneğiydi.
İş dünyasında sıkça sorulan bir soru vardır: “Kazanan kim?” Kâr eden mi? Daha çok büyüyen mi? Yoksa kimsenin arkasından iş çevirmeden, dik durabilen mi? Rekabetin en yoğun yaşandığı sektörlerde bile, bazen en büyük farkı, karakter yaratır.
Pepsi’nin bu kararı, yalnızca Coca-Cola’nın değil, kendi onurunun da korunduğu bir andı. Çünkü rekabetin olduğu yerde fırsatlar kadar tuzaklar da vardır. Bugün seni öne çıkaracak gibi görünen bir adım, yarın seni yok edebilir. Ama etik bir duruş asla zarar vermez; geç anlaşılır, ama uzun yaşar.
Kurumlarda hep “rakibi geçmek”, “bir adım önde olmak” konuşulur. Ama çok az toplantıda “dürüst kalmak”, “değerlerini korumak” mesele edilir. Oysa başarıya giden yolda etik ilkeler pusula gibidir. Yönü şaşırmazsanız, kaybolmazsınız.
Ben kendi hayatımda da, kurum yönetiminde de hep şuna inandım: Güven, uzun vadede her şeyin önüne geçer. Kısa vadede birkaç adımı geri atarsın belki, ama sağlam basarsın. İtibarını sarsmadan yürürsün.
Bugün birçok genç girişimciyle, yöneticiyle sohbet ederken şunu duyuyorum: “Hocam, sistem böyle, herkes böyle yapıyor.” Bu cümle, bana hep aynı soruyu sordurur: Peki ya herkes yanlış yapıyorsa? Doğru, herkesin yaptığı şey midir? Yoksa herkesin kolayca yapamadığı mı?
Pepsi’nin o gün verdiği karar, bize şunu hatırlatıyor: Kurumsal etik, sadece yasal zorunluluk değildir; karakterin vitrine çıktığı andır. Gerçek büyüklük, rakibini alt etmekte değil; onu ezmeden yol almaktadır.
Ve işte burada iş dünyasının belki de en sade ama en güçlü gerçeğiyle karşılaşıyoruz: Bir markanın itibarı, reklam bütçesiyle değil, zor zamanlardaki ahlaki duruşuyla ölçülür.
Sonuç mu? Coca-Cola rakibine minnet duydu, Pepsi dünyaya örnek oldu. Ve bizler de bu hikâyeyi, yıllar sonra hâlâ anlatıyoruz. Çünkü bazı kararlar, rakamlardan çok daha büyük izler bırakır.