Burcu Çalışkan
Köşe Yazarı
Burcu Çalışkan
 

Önce yoksullaştır, sonra yardım et

Siz de son zamanlarda sayısı hızla artan yardım kampanyalarını görüyorsunuz değil mi? Kimi çocuklar için elbise ayakkabı topluyor, kimi okulu için kitap topluyor, kimi hasta bir yakını için ilaç tedavi parası talep ediyor. Bizim gibi yardımsever bir toplumda bu tür taleplerin karşılıksız kalmadığını görüp seviniyorum. Ama 80 milyonluk bir ülkede yardım faaliyetlerinin el yordamıyla, denetlenmesi mümkün olmayan mekanizmalarla yürütmek akıl karı değil… Sivil toplum kuruluşları, vakıflar, iş insanları ulaşabildikleri herkes için seferber oluyor. Sosyal medyanın, yardıma muhtaç insanları tespit etmekte gücü büyük. Oradan izleyen ve gören herkes hızlıca birlik olup harekete geçebiliyor. Peki, ya görmediklerimiz bilmediklerimiz… Bizler sağduyulu bir milletiz. Yardım için yapılan çığlığa sessiz kalamayız. Neden son yıllarda bu kadar yardım muhtaç insan görür olduk. Kirasını ödeyemeyip sokakta kalan, aldığı maaşla dolabını temel gıda ile bile dolduramayan, çocuklarını zorla okutan, bir lokma ekmeğe muhtaç olan aile sayısı giderek arttı. Devletimizin öncelik sırasında olan, kimsenin aç ve sokakta kalmayacağını garanti eden açıklamaları  hatrınızda mı? Depremden hemen sonra televizyonlarda naklen yayınlanan bağış parodisi, toplanan bağışların nereye gittiği bile belli değil, yoksullar için ayrılan ödenek açıklanan rakamlar…  2 milyon aileye kömür dağıttık.0-6 yaş grubundaki dar gelirli, aile çocuklarının aşı ve doktor kontrolüne götürülmesi için annelere maddi destek sağladık. İhtiyaç sahibi vatandaşlara, 1 milyar lirayı aşan ayni ve maddi destek sağladık. Doğumunu hastanede yapan dar gelirli kadınlarımızı, şehirde misafir ettik ve kendilerine nakti ödeme yaptık.973 Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfından, her ders yılı başında dar gelirli aile çocuklarına, giyim ve kırtasiye malzemesi temin edilmesi için 700 milyon liralık kaynak aktardık.. Bitti mi hayır… Askıda fatura…halk ekmeği desteği…eğitim destek paketi…yeni doğan desteği..eşya desteği gibi başlıklarla liste uzuyor. Sonra İhtiyaç sahiplerini HAYIRSEVERLERLE buluşturuyoruz duyuruları yapılıyor. Çünkü lütuf ve sadaka bir devlet politikasıdır. Bir zamanlar, hak olarak tanınan her şey şuan halkın el açmasıyla son buluyor… Oysa devletin asli görevi yardım dağıtmak değil, ilk başta kimseyi yardıma muhtaç etmemek, sonra da yardımseverliğin kurumsallaştırılmasını kolaylaştırmaktır. Toplumsal dayanışma, sivil toplum kuruluşlarına havale edilmeden devlet gözetimi altında herkese ulaşmalıdır. Beslenme, barınma gibi temel ihtiyaçlara muhtaç olan aileler olmamalı, bunlar lüks değil ihtiyaçtır. Yoksulluğun bu kadar derinden hissedilmesi, verilen sözlerin tutulmaması, gereken yardımların yapılmadığını çok net göstermektedir. Daha fizyolojik ihtiyaçlarını giderememiş aileler için, diğer ihtiyaçların bir ehemmiyeti yoktur. Çünkü insan önce hayatta kalmayı, sonra huzur ve güvenlik içinde yaşamayı bekler. İnsanca yaşama hakkını lütuf gibi sunulmasını doğru bulmuyorum. Biz bu şekilde refah ve huzur içinde yaşayan ülke olmanın, yakınından bile geçemeyiz. Yardımlaşma konusu üzerinden siyaset yapmayı bırakıp muhtaç etmeden ulaşmalı ve mutlu etmeliyiz… SİZ YARDIM EDİLMİŞ YOKSULLAR İSTİYORSUNUZ, BİZ İSE ORTADAN KALDIRILMIŞ YOKSULLUK… 
Ekleme Tarihi: 06 Kasım 2025 -Perşembe
Burcu Çalışkan

Önce yoksullaştır, sonra yardım et

Siz de son zamanlarda sayısı hızla artan yardım kampanyalarını görüyorsunuz değil mi?

Kimi çocuklar için elbise ayakkabı topluyor, kimi okulu için kitap topluyor, kimi hasta bir yakını için ilaç tedavi parası talep ediyor.

Bizim gibi yardımsever bir toplumda bu tür taleplerin karşılıksız kalmadığını görüp seviniyorum. Ama 80 milyonluk bir ülkede yardım faaliyetlerinin el yordamıyla, denetlenmesi mümkün olmayan mekanizmalarla yürütmek akıl karı değil…

Sivil toplum kuruluşları, vakıflar, iş insanları ulaşabildikleri herkes için seferber oluyor.

Sosyal medyanın, yardıma muhtaç insanları tespit etmekte gücü büyük. Oradan izleyen ve gören herkes hızlıca birlik olup harekete geçebiliyor. Peki, ya görmediklerimiz bilmediklerimiz…

Bizler sağduyulu bir milletiz. Yardım için yapılan çığlığa sessiz kalamayız.

Neden son yıllarda bu kadar yardım muhtaç insan görür olduk. Kirasını ödeyemeyip sokakta kalan, aldığı maaşla dolabını temel gıda ile bile dolduramayan, çocuklarını zorla okutan, bir lokma ekmeğe muhtaç olan aile sayısı giderek arttı.

Devletimizin öncelik sırasında olan, kimsenin aç ve sokakta kalmayacağını garanti eden açıklamaları  hatrınızda mı? Depremden hemen sonra televizyonlarda naklen yayınlanan bağış parodisi, toplanan bağışların nereye gittiği bile belli değil, yoksullar için ayrılan ödenek açıklanan rakamlar… 

2 milyon aileye kömür dağıttık.0-6 yaş grubundaki dar gelirli, aile çocuklarının aşı ve doktor kontrolüne götürülmesi için annelere maddi destek sağladık. İhtiyaç sahibi vatandaşlara, 1 milyar lirayı aşan ayni ve maddi destek sağladık. Doğumunu hastanede yapan dar gelirli kadınlarımızı, şehirde misafir ettik ve kendilerine nakti ödeme yaptık.973 Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfından, her ders yılı başında dar gelirli aile çocuklarına, giyim ve kırtasiye malzemesi temin edilmesi için 700 milyon liralık kaynak aktardık.. Bitti mi hayır…

Askıda fatura…halk ekmeği desteği…eğitim destek paketi…yeni doğan desteği..eşya desteği gibi başlıklarla liste uzuyor. Sonra İhtiyaç sahiplerini HAYIRSEVERLERLE buluşturuyoruz duyuruları yapılıyor.

Çünkü lütuf ve sadaka bir devlet politikasıdır. Bir zamanlar, hak olarak tanınan her şey şuan halkın el açmasıyla son buluyor…
Oysa devletin asli görevi yardım dağıtmak değil, ilk başta kimseyi yardıma muhtaç etmemek, sonra da yardımseverliğin kurumsallaştırılmasını kolaylaştırmaktır.

Toplumsal dayanışma, sivil toplum kuruluşlarına havale edilmeden devlet gözetimi altında herkese ulaşmalıdır. Beslenme, barınma gibi temel ihtiyaçlara muhtaç olan aileler olmamalı, bunlar lüks değil ihtiyaçtır. Yoksulluğun bu kadar derinden hissedilmesi, verilen sözlerin tutulmaması, gereken yardımların yapılmadığını çok net göstermektedir. Daha fizyolojik ihtiyaçlarını giderememiş aileler için, diğer ihtiyaçların bir ehemmiyeti yoktur.

Çünkü insan önce hayatta kalmayı, sonra huzur ve güvenlik içinde yaşamayı bekler.

İnsanca yaşama hakkını lütuf gibi sunulmasını doğru bulmuyorum. Biz bu şekilde refah ve huzur içinde yaşayan ülke olmanın, yakınından bile geçemeyiz. Yardımlaşma konusu üzerinden siyaset yapmayı bırakıp muhtaç etmeden ulaşmalı ve mutlu etmeliyiz…

SİZ YARDIM EDİLMİŞ YOKSULLAR İSTİYORSUNUZ, BİZ İSE ORTADAN KALDIRILMIŞ YOKSULLUK… 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve okurmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.