Eğer Türkiye Cumhuriyeti’nde biri “Atam” diyorsa, Mustafa Kemal Atatürk’ü kastediyordur.
Atatürk soyadı, "Türklerin Atası" anlamında verilmiştir. Bu nedenle “Atam” diye hitap edildiğinde, ilk akla Atatürk gelir.
Türk töresinde büyüğe saygı göstermek bir gelenektir.
Büyüklere saygı, anne babaların evlatlarını yeri geldiğinde kendilerinden, mallarından ve canlarından daha öte tuttukları için, evlatların da atalarına saygıda kusur etmemesiyle ilgilidir.
Bunun kaynağı, anne babaların sahip oldukları derin evlat sevgisidir.
"Çocuk şımartılmaz” anlayışı, ailelerin çocuklarını terbiye edebilmek amacıyla söylenmiş olsa da anne-babalar, evlatlarını istedikleri gibi yönetmekte zorlandıkları zaman bu anlayışı maalesef çocukların özgürlüklerini engelleyici unsur olarak da kullanmışlardır.
Türk geleneklerinde evlatlar çok değerlidir ve çok sevilir.
Bizde "Dağ gibi babam, dağ gibi anam var" sözleri boşuna söylenmez.
Dağ gibi olmayana söylenmez.
Türk, merttir.
Mertliğin cinsiyeti yoktur.
Aman dileyene Türk el kaldırmaz.
Yapılan anlaşmaları Türkler bozmaz.
Genlerimizden gelen özgür ve bağımsız olma arzusu, insanlık tarihi boyunca hep var olmuştur. İstiklal Marşımızda “Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım” diye yazar.
Bu yüzden bazen çok sert olabiliriz; çünkü çok gururluyuz. Sert özeliklerimizi eğitimle, medeniyetle, centilmence ve sakince ifade ettiğimiz sürece, saygınlığımız yalnızca kendi ülkemizde değil, tüm dünyada artmaktadır.
İşte bu yüzden en büyük Türk, Mustafa Kemal Atatürk seçilmiştir.
Nutuk’ta şöyle der:
“Türklerin adalet ve merhamet dilenmek diye bir ilkesi yoktur. Türk ulusu ve Türkiye’nin yarınki çocukları, bunu bir an bile hatırınızdan çıkarmamalısınız.”
O, benim Atam.
Sağlıkla kalın
Eşber