Sibel Çetin Çavdar
Köşe Yazarı
Sibel Çetin Çavdar
 

ÇOCUKLARINIZDAN ŞİKAYETLERİNİZİN KAYNAĞI BU SÖYLEMLER OLABİLİR Mİ?

Gün içinde kaç kez “Ben ne dedim sana?” diye sordunuz? Kaç kez “Bak yine aynısını yaptın” dediniz? Kaç kez sadece “susması” için “Hadi git başımdan” demek zorunda kaldınız?   Bazen yorgunuz… Bazen günün telaşına karışıyoruz. Bazen anne-babalığımız, kendi çocukluğumuzun izlerini taşıyor. Ama unutmamalıyız: Bizim dilimiz, onların iç sesi oluyor.   Bir çocuk, ilk yıllarında anne babasının sesiyle tanır kendini. O ses bazen “Aferin, denedin” olur, bazen “Hep aynı hatayı yapıyorsun.” Ve yıllar sonra o ses, yetişkin olduklarında bile içlerinde yankılanmaya devam eder.   ⸻ 1. “Çünkü Ben Öyle İstiyorum”   Otorite kurmak isterken, iletişimi koparıyoruz. Bu cümle, çocuğun gözünde duvar örer. Oysa bir çocuk, nedenini öğrendiğinde sınırları anlamlandırır. “Şu anda dinlenme zamanı çünkü bedenimizin de dinlenmeye ihtiyacı var.” Bu cümle hem sınır koyar hem öğretir. 2. “Sana Söylemiştim!”   Haklı olmanın gururu, karşımızda utanç duyan bir çocuğa dönüşür bazen. O an öğretmek yerine yargılıyoruz. Oysa şöyle desek: “Bazen hatalar en iyi öğretmendir. Şimdi ne öğrendik birlikte?” İşte o zaman çocuğun iç sesi güçlenir: “Hata yaptım ama düzeltebilirim.” 3. “Ahmet-Ayşe Senin Gibi Yapıyor mu Hiç?”   Kıyas, sevgiyi değil, yetersizliği büyütür. Bir çocuğa “neden kardeşin gibi olamıyorsun?” dediğimizde, aslında “sen olduğun haliyle yeterli değilsin” diyoruz farkında olmadan. Her çocuk biriciktir. Birinin temposu yavaştır, diğeri sabırsızdır. Biri soru sorarak öğrenir, diğeri gözlemleyerek. Hepsi kendi yolunda değerlidir. 4. “Hep Aynısını Yapıyorsun, Hiç Beceremedin ki!”   Bu cümle bir çocuğun kalbinde yankılanır ve “Ben zaten yapamam”a dönüşür. Becerememekten korkan çocuk, denemekten vazgeçer. Oysa şöyle demek mümkün: “Bak bu sefer farklı denemeyi düşünelim mi?” Bu cümle, deneme cesaretini yeniden kazandırır.   5. “Bir Şeyin Yok, Bak Geçti Bile!”   Oysa canı yanıyordur. Üzüldüğü, korktuğu, kırıldığı bir şey vardır. Bazen yetişkinler bile “Seni anlıyorum” cümlesine ihtiyaç duyar. O küçük kalp de öyle. “Üzüldüğünü fark ettim, istersen konuşabiliriz” demek, çocuğa “duygularım önemli” mesajını verir. Ve o çocuk büyüdüğünde duygularını bastırmaz, ifade etmeyi bilir.   6. “Şunu Yapmazsan Şunu Yapamazsın!”   Koşullu sevgi, korku temelli bir itaat getirir. Ama o çocuk ileride hep bir “ödül” ya da “ceza” bekler hale gelir. Oysa çocuklar, içsel motivasyonla büyürse sorumluluk almayı öğrenir. “Yaparsan aferin” yerine “Yaptığın için kendinle gurur duyabilirsin” demek, özsaygıyı besler.   7. “Dur Yardım Edeyim!”   Koruma içgüdümüzle bazen gelişimlerini çalıyoruz. Bir düğmeyi ilikleyemediğinde, bir oyuncağı kuramadığında hemen yardıma koşuyoruz. Ama o an, bir “başarma duygusunun” doğduğu andır. Bırakalım kendi çözsün, döksün, yeniden denesin. Kendi başarısına şahit olan çocuk, özgüvenini inşa eder. 8. “Eğer Dediğimi Yapmazsan Ben de Seni Sevmem!”   Bir çocuğun kalbinde açılan en derin yaradır bu cümle. Çünkü sevgi, koşullu değildir. Sevginin koşula bağlı olduğu evde büyüyen çocuk, hayat boyu “kendini sevdirmeye” çalışan yetişkine dönüşür. Oysa şöyle desek: “Şu davranışını sevmedim ama seni hep seveceğim.” Bu, hem sınır koyar hem güven verir. 9. “Hasta Olursun, Doktor İğne Yapar!”   Korkutarak öğretmek, kısa vadede işe yarar ama uzun vadede güveni sarsar. Korkuyla büyüyen çocuk, ileride yeni şeyleri denemekten çekinir. Oysa açıklayarak öğretmek, farkındalık kazandırır: “Yağmurda ıslanırsak üşütebiliriz, vücudumuz soğukta direnirken zorlanır.” Hem bilgi verir, hem de merak duygusunu öldürmez.   10. “Git Başımdan!”   Evet, bazen gerçekten yoruluyoruz. Ama bil ki o küçük omuz, senin omzunda huzur bulmak istiyor. Bir çocuk “git başımdan” cümlesini duyduğunda, yalnızlığı öğrenir. Oysa birkaç dakika sonra sakinleşip “Gel bir sarılalım” diyebilmek, ilişkiyi onarır. BİR CÜMLEYLE KIRARIZ, BİR CÜMLEYLE BÜYÜTÜRÜZ   Biz yetişkinler olarak farkında olmadan çocuğumuzun “benlik sesi”ni oluşturuyoruz. Yıllar sonra içlerinden gelen ses şu olacak: “Yine beceremedin!” mi, yoksa “Bir daha dene, yaparsın.” mı?   Bu sesin tınısı bize bağlı. Kelime seçimi, ses tonu, bakış… Hepsi bir bütün. Çocuklar duyduklarından çok, nasıl hissettiklerini hatırlarlar.   Peki Ne Yapabiliriz?                •             Cümlelerimizi yeniden şekillendirelim.                •             Emir yerine açıklama, yargı yerine rehberlik kullanalım.                •             Kıyaslamak yerine fark etmeyi öğretelim.                •             “Sus!” yerine “Seni dinliyorum.” diyelim.                •             “Neden böyle yaptın?” yerine “Ne hissettin o sırada?” sorusunu soralım.                •             Ve en önemlisi, her gün birkaç kez “Seni olduğun gibi seviyorum.” diyelim.   Çünkü o cümle, bir çocuğun hayatını değiştirir.     Unutmayalım, anne-babalık kusursuzluk değil, farkındalıktır. Kusursuz olmamız gerekmez ama bilinçli olmamız gerekir. Biz değiştikçe, çocuklarımız da değişir. Biz sakinleştikçe, onlar da güvende hisseder. Biz yumuşadıkça, onlar da açar… Tıpkı güneşe dönen bir çiçek gibi.   Sevgiyle büyüyen her çocuk, bir gün sevgiyi büyüten bir yetişkine dönüşür.
Ekleme Tarihi: 07 Ekim 2025 -Salı
Sibel Çetin Çavdar

ÇOCUKLARINIZDAN ŞİKAYETLERİNİZİN KAYNAĞI BU SÖYLEMLER OLABİLİR Mİ?

Gün içinde kaç kez “Ben ne dedim sana?” diye sordunuz?

Kaç kez “Bak yine aynısını yaptın” dediniz?

Kaç kez sadece “susması” için “Hadi git başımdan” demek zorunda kaldınız?

 

Bazen yorgunuz…

Bazen günün telaşına karışıyoruz.

Bazen anne-babalığımız, kendi çocukluğumuzun izlerini taşıyor.

Ama unutmamalıyız: Bizim dilimiz, onların iç sesi oluyor.

 

Bir çocuk, ilk yıllarında anne babasının sesiyle tanır kendini.

O ses bazen “Aferin, denedin” olur, bazen “Hep aynı hatayı yapıyorsun.”

Ve yıllar sonra o ses, yetişkin olduklarında bile içlerinde yankılanmaya devam eder.

 

1. “Çünkü Ben Öyle İstiyorum”

 

Otorite kurmak isterken, iletişimi koparıyoruz.

Bu cümle, çocuğun gözünde duvar örer.

Oysa bir çocuk, nedenini öğrendiğinde sınırları anlamlandırır.

“Şu anda dinlenme zamanı çünkü bedenimizin de dinlenmeye ihtiyacı var.”

Bu cümle hem sınır koyar hem öğretir.

2. “Sana Söylemiştim!”

 

Haklı olmanın gururu, karşımızda utanç duyan bir çocuğa dönüşür bazen.

O an öğretmek yerine yargılıyoruz.

Oysa şöyle desek:

“Bazen hatalar en iyi öğretmendir. Şimdi ne öğrendik birlikte?”

İşte o zaman çocuğun iç sesi güçlenir: “Hata yaptım ama düzeltebilirim.”

3. “Ahmet-Ayşe Senin Gibi Yapıyor mu Hiç?”

 

Kıyas, sevgiyi değil, yetersizliği büyütür.

Bir çocuğa “neden kardeşin gibi olamıyorsun?” dediğimizde,

aslında “sen olduğun haliyle yeterli değilsin” diyoruz farkında olmadan.

Her çocuk biriciktir.

Birinin temposu yavaştır, diğeri sabırsızdır.

Biri soru sorarak öğrenir, diğeri gözlemleyerek.

Hepsi kendi yolunda değerlidir.

4. “Hep Aynısını Yapıyorsun, Hiç Beceremedin ki!”

 

Bu cümle bir çocuğun kalbinde yankılanır ve “Ben zaten yapamam”a dönüşür.

Becerememekten korkan çocuk, denemekten vazgeçer.

Oysa şöyle demek mümkün:

“Bak bu sefer farklı denemeyi düşünelim mi?”

Bu cümle, deneme cesaretini yeniden kazandırır.

 

5. “Bir Şeyin Yok, Bak Geçti Bile!”

 

Oysa canı yanıyordur. Üzüldüğü, korktuğu, kırıldığı bir şey vardır.

Bazen yetişkinler bile “Seni anlıyorum” cümlesine ihtiyaç duyar.

O küçük kalp de öyle.

“Üzüldüğünü fark ettim, istersen konuşabiliriz” demek,

çocuğa “duygularım önemli” mesajını verir.

Ve o çocuk büyüdüğünde duygularını bastırmaz, ifade etmeyi bilir.

 

6. “Şunu Yapmazsan Şunu Yapamazsın!”

 

Koşullu sevgi, korku temelli bir itaat getirir.

Ama o çocuk ileride hep bir “ödül” ya da “ceza” bekler hale gelir.

Oysa çocuklar, içsel motivasyonla büyürse sorumluluk almayı öğrenir.

“Yaparsan aferin” yerine “Yaptığın için kendinle gurur duyabilirsin” demek,

özsaygıyı besler.

 

7. “Dur Yardım Edeyim!”

 

Koruma içgüdümüzle bazen gelişimlerini çalıyoruz.

Bir düğmeyi ilikleyemediğinde, bir oyuncağı kuramadığında hemen yardıma koşuyoruz.

Ama o an, bir “başarma duygusunun” doğduğu andır.

Bırakalım kendi çözsün, döksün, yeniden denesin.

Kendi başarısına şahit olan çocuk, özgüvenini inşa eder.

8. “Eğer Dediğimi Yapmazsan Ben de Seni Sevmem!”

 

Bir çocuğun kalbinde açılan en derin yaradır bu cümle.

Çünkü sevgi, koşullu değildir.

Sevginin koşula bağlı olduğu evde büyüyen çocuk,

hayat boyu “kendini sevdirmeye” çalışan yetişkine dönüşür.

Oysa şöyle desek:

“Şu davranışını sevmedim ama seni hep seveceğim.”

Bu, hem sınır koyar hem güven verir.

9. “Hasta Olursun, Doktor İğne Yapar!”

 

Korkutarak öğretmek, kısa vadede işe yarar ama uzun vadede güveni sarsar.

Korkuyla büyüyen çocuk, ileride yeni şeyleri denemekten çekinir.

Oysa açıklayarak öğretmek, farkındalık kazandırır:

“Yağmurda ıslanırsak üşütebiliriz, vücudumuz soğukta direnirken zorlanır.”

Hem bilgi verir, hem de merak duygusunu öldürmez.

 

10. “Git Başımdan!”

 

Evet, bazen gerçekten yoruluyoruz.

Ama bil ki o küçük omuz, senin omzunda huzur bulmak istiyor.

Bir çocuk “git başımdan” cümlesini duyduğunda,

yalnızlığı öğrenir.

Oysa birkaç dakika sonra sakinleşip “Gel bir sarılalım” diyebilmek,

ilişkiyi onarır.

BİR CÜMLEYLE KIRARIZ, BİR CÜMLEYLE BÜYÜTÜRÜZ

 

Biz yetişkinler olarak farkında olmadan

çocuğumuzun “benlik sesi”ni oluşturuyoruz.

Yıllar sonra içlerinden gelen ses şu olacak:

“Yine beceremedin!” mi, yoksa “Bir daha dene, yaparsın.” mı?

 

Bu sesin tınısı bize bağlı.

Kelime seçimi, ses tonu, bakış… Hepsi bir bütün.

Çocuklar duyduklarından çok, nasıl hissettiklerini hatırlarlar.

 

Peki Ne Yapabiliriz?

               •             Cümlelerimizi yeniden şekillendirelim.

               •             Emir yerine açıklama, yargı yerine rehberlik kullanalım.

               •             Kıyaslamak yerine fark etmeyi öğretelim.

               •             “Sus!” yerine “Seni dinliyorum.” diyelim.

               •             “Neden böyle yaptın?” yerine “Ne hissettin o sırada?” sorusunu soralım.

               •             Ve en önemlisi, her gün birkaç kez “Seni olduğun gibi seviyorum.” diyelim.

 

Çünkü o cümle, bir çocuğun hayatını değiştirir.

 

 

Unutmayalım, anne-babalık kusursuzluk değil, farkındalıktır.

Kusursuz olmamız gerekmez ama bilinçli olmamız gerekir.

Biz değiştikçe, çocuklarımız da değişir.

Biz sakinleştikçe, onlar da güvende hisseder.

Biz yumuşadıkça, onlar da açar…

Tıpkı güneşe dönen bir çiçek gibi.

 

Sevgiyle büyüyen her çocuk,

bir gün sevgiyi büyüten bir yetişkine dönüşür.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve okurmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.