Eylül yaklaşırken, okul hazırlıkları evlerde hız kazanıyor. Raflardan defterler seçiliyor, yeni kalemler alınıyor, formalar ütüleniyor… Çocuklarımız yeni bir eğitim yılına adım atmaya hazırlanıyor. Bizler ise çoğu zaman sadece akademik hazırlıklara odaklanıyoruz. Oysa aslında onlara vereceğimiz en büyük hediye; defterlerden, kitaplardan ve ders notlarından çok daha önemli: insan olmanın güzellikleri.
Çocuğunuza anlatın: Boyu, kilosu, gözlüğü, kıyafeti, evden getirdiği yemek ya da çantasıyla alay etmek hiçbir zaman kabul edilemez. Bir çocuğun dış görünüşü, ev ortamı ya da sahip oldukları üzerinden incitilmesi, onun dünyasında derin yaralar bırakır. Bazen biz yetişkinler fark etmeyiz ama çocuklar küçük bir sözü bile büyütür, içine atar. İşte tam da bu yüzden onlara ilk öğretmemiz gereken şey; kimseyi farklı olduğu için dışlamamak olmalı.
Her gün aynı ayakkabıyı giymek bir kusur değildir. Eski bir sırt çantası da yepyeni bir çanta kadar hayalleri taşıyabilir. Hatta bazen o yıpranmış çantanın içinde, kocaman bir umut ve başarı hikâyesi gizlidir. Çocuğunuza bu değerleri anlatın ki, sahip olduklarını değil, sahip olduklarıyla ne yaptıklarını önemseyebilsinler.
Okulun sadece derslerden ibaret olmadığını hatırlatın. Okul aynı zamanda bir yaşam alanıdır. Paylaşmayı, dostluğu, dayanışmayı, hoşgörüyü öğrenme yeridir. Rekabet etmek, öne geçmek, başkasını ezmek için değil; öğrenmek, gelişmek ve birlikte büyümek için vardır. Çocuğunuza öğretin: Bir sınıfta gerçek başarı, sınıfın en yüksek notunu almak değil; sınıfın en mutlu, en huzurlu ortamını kurabilmektir.
Ve unutmayın… Her çocuk aynı aile koşullarında büyümüyor. Bazı çocukların evinde çokça sevgi, ilgi ve güven var. Ama bazı çocukların evinde bu yok. Bu yüzden çocuğunuza mutlaka hatırlatın: Nazik olmak, sadece karşıdakine değil, kendine de iyilik yapmaktır. Çünkü nazik olan insan, en önce kendi kalbini güzelleştirir.
Sevgiyle büyüyen çocuk, paylaşmayı öğrenir. Empati gören çocuk, başkasına el uzatır. Nazikliği öğrenen çocuk, hayat boyu saygıyı ilke edinir. Bizler anne-babalar olarak onlara sadece akademik başarı hedefleri değil, hayat dersleri de vermeliyiz. Çünkü notlar unutulur, yıllar geçer, ama gördüğü sevgi, hissettiği şefkat ve öğrendiği nezaket çocuğun kalbinde sonsuza kadar yaşar.
Eylül’de defterlerin ilk sayfası açıldığında, çocuklarımızın yazacağı ilk ders matematik değil, fen değil, Türkçe değil… İnsanlık dersi olsun. Ve unutmayın, bu dersin ilk öğretmenleri biziz. Çünkü gerçekten de; her şey evde başlıyor.