Bir girişimci için en heyecanlı anlardan biri, fikrinin ilk defa hayata geçmesidir. Ama ondan sonraki süreç, yani o fikri daha geniş kitlelere ulaştırmak, en az başlangıç kadar zorlu bir sınavdır. İşte buna ölçeklenme diyoruz.
Ölçeklenme sadece “daha fazla kullanıcı kazanmak” anlamına gelmez. Aynı zamanda iş modelini sağlamlaştırmak, operasyonları büyütmek ve hizmeti tekrar edilebilir hale getirmektir. İşin içine girince anladım ki ölçeklenme, girişimciliğin en sancılı ama bir o kadar da öğretici dönemlerinden biridir.
Ben bunu en net şekilde ilk projem olan Organizasyondevi ile yaşadım. Başta çok basitti; taksi ve VIP araç şoförlüğü yaparken not aldığım sorular üzerinden bir şehir rehberi fikri çıkmıştı. İnsanlar Antalya’ya gelir gelmez bana aynı şeyleri soruyordu:
“Burada ne yapabiliriz, nerede yemek yiyelim, hangi etkinliklere katılalım?”
İlk başlarda birkaç kişinin sorusuna yanıt vermek kolaydı. Ama proje ilgi görünce iş büyümeye başladı. Bu defa karşıma yeni bir sorun çıktı: Daha fazla kullanıcıya aynı kalitede yanıt verebilmek. İşte o an anladım ki, bir girişimi ölçeklendirmek için fikir tek başına yetmez; altyapı, ekip ve planlama olmadan sürdürülebilirlik mümkün değildir.
Dünya çapındaki startuplara baktığımızda da benzer bir tablo görüyoruz. Airbnb ilk çıktığında sadece birkaç evden ibaretti, Uber yalnızca tek bir şehirde faaliyete geçmişti, Yemeksepeti ise sadece birkaç büyük şehirde hizmet veriyordu. Hepsini diğerlerinden ayıran şey, ölçeklenme sürecini doğru yönetmeleri oldu. Küçük adımlarla başlayıp sistemi oturtarak, daha geniş kitlelere ulaşmayı başardılar.
Benim için Organizasyondevi, tam da bu noktada bir dönüm noktasıydı. Büyümek için sadece yeni kullanıcı kazanmak değil, aynı zamanda doğru ekip kurmak ve süreçleri oturtmak gerektiğini öğretti. Bir yolcunun aklındaki küçük bir sorudan doğan proje, bana girişimciliğin en kritik gerçeğini gösterdi: Ölçeklenme, cesaretle değil, hazırlıkla mümkün olur.
Haftaya tam da buradan devam edeceğiz. Çünkü bir girişimi ölçeklendirmek yetmez; asıl mesele, onu sürdürülebilir kılabilmektir. Bir sonraki yazımda şu sorunun cevabını arayacağız:
“Girişimlerde Kalıcı Başarıyı Sağlamak İçin Neler Gerekir?”