Eskiler “itibar, paradan önce gelir” derdi.
Bugün ise çoğu zaman hız, sonuç ve rakamlar konuşuluyor. Oysa iş hayatının görünmeyen ama en sağlam temeli hâlâ aynı yerde duruyor: güven.
Bir işi ayakta tutan şey yalnızca iyi fikirler, doğru stratejiler ya da güçlü sermaye değildir. Bunların hepsi bir noktaya kadar yol alır. Ama güven yoksa, yolun ortasında tekerlek boşa döner. Çünkü güven, iş hayatında sessizce biriken ama sarsıldığında yüksek sesle dağılan bir değerdir.
Güveni bir bina gibi düşünmek gerekir.
Temeli yavaş atılır, katları zamanla yükselir. Bir günde inşa edilmez. Ama tek bir yanlışla çatlak verir. İşte bu yüzden güven, en çok da acele edenlerin kaybettiği bir sermayedir.
Ben iş hayatında şunu çok net gördüm: İnsanlar her zaman en ucuzu, en hızlıyı ya da en popüleri seçmez. Çoğu zaman “bildiğini”, “tanıdığını” ve “kendini güvende hissettiğini” tercih eder. Çünkü belirsizlik çağında güven, bir konfor alanıdır.
Güven dediğimiz şey büyük sözlerle kurulmaz.
Zamanında verilen küçük cevaplarla, tutulmuş basit sözlerle, açıkça söylenen “bilmiyorum”larla oluşur.
Bir işi yapamayacağınızı en baştan söylemek, yapabileceğinizi söyleyip yarım bırakmaktan çok daha değerlidir. Bu, iş ahlakının belki de en eski ama en çok unutulan kuralıdır.
Bugün pek çok girişimin ya da kurumun zorlandığı nokta da tam burasıdır. Hız çağında herkes yetişmeye çalışıyor, her şeye “evet” diyor. Oysa güven, bazen “hayır” diyebilme cesaretidir. Çünkü her “evet”, bir sorumluluktur ve her sorumluluk, insanın omzuna görünmeyen bir yük bindirir.
İş dünyasında güven, banka hesabı gibidir.
Her doğru adım bir yatırımdır.
Her tutarsızlık bir çekimdir.
Ve hesabı sıfırlamak çok kolay, yeniden doldurmak ise uzun zaman alır.
Bir de güvenin sessiz bir tarafı vardır. İnsan çoğu zaman güvendiğini söylemez, hissettirir. Birlikte uzun süre çalışmak, tekrar tekrar aynı kapıyı çalmak, bir markayı başkasına gönül rahatlığıyla önermek… Bunların hepsi güvenin dışa vurumudur.
Ben yıllar içinde şunu öğrendim:
Kalıcı işler, yüksek sesle değil; istikrarlı bir duruşla büyür.
Her rüzgârda yön değiştirmeyen, her fırsatta çizgisini bozmayan yapılar ayakta kalır. Çünkü güven, tutarlılıkla beslenir.
Bugün iş hayatına yeni adım atanlar için belki en kıymetli tavsiye şudur:
Kısa yoldan kazanmaya çalışmayın.
Uzun yoldan güven kazanın.
Çünkü para kaybedilir, zaman telafi edilir ama güven kaybolduğunda geriye sadece sessizlik kalır.
Ve o sessizlik, en pahalı bedeldir.
Yunus Emre Tufan
Zinde Zihin Kurucusu