Yunus Emre Tufan
Köşe Yazarı
Yunus Emre Tufan
 

Girişimciliğin Görünmeyen Yorgunluğu

Girişimcilik çoğu zaman dışarıdan bakıldığında enerjik, özgür ve heyecan dolu bir hayat gibi görünür. Kendi işini kurmak, kendi kararlarını almak, hayalini gerçeğe dönüştürmek... Evet, bunların her biri doğru. Ama kimse bu yolun görünmeyen tarafını tam anlatmaz: sürekli bir mücadele hali, belirsizlik, bitmeyen sorumluluklar ve içten içe büyüyen bir yorgunluk. Bu yorgunluk bir gün fark etmeden tükenmişlik adını alır. Ve en çok da “hayalinin peşinde koşanlar” fark etmez o anı. Ben kendi yolculuğumda bu sınırın ne kadar sessizce aşıldığını defalarca gördüm. Bir girişimi sıfırdan inşa ederken, sabahın ilk ışıklarıyla başlayan mesailer, gece yarısına kadar süren planlamalar, her e-posta, her mesaj, her karar… Hepsi bir süre sonra başarıya değil, sürekli var olma çabasına dönüşebiliyor. Bir süre sonra insanın zihni üretmekten çok “yetiştirmeye” başlıyor. Zinde Zihin’i kurduğum dönem de böyleydi. Afet sonrası sahada doğan bir fikir, zamanla büyüyen bir sistem haline geldi. İnsanlara fayda üretmek, bir anlam yaratmak büyük bir motivasyondu. Ama bu motivasyonun içinde fark etmeden yorulduğum dönemler de oldu. Bir proje büyürken, onunla birlikte büyümek zorunda kalırsın — ama insan her zaman aynı hızda büyüyemez. Girişimcilikte tükenmişlik genellikle başarıyla kamufle olur. “Her şey yolunda” derken bile içten içe bir yorgunluk, tatminsizlik, hatta bazen suçluluk hissedersin. Çünkü dinlenmek bile zaman kaybı gibi gelir. Oysa dinlenmek, üretkenliğin düşmanı değil, ön koşuludur. Benim için dönüm noktası şuydu: Bir gün, elimdeki yapılacaklar listesine baktım ve fark ettim — hiçbir şey bitmiyor, sadece değişiyor. O anda anladım ki tükenmişlik, bitmemekten değil, bitirememe duygusundan besleniyor. Zinde Zihin’de biz bugün danışanlara bu konuda çok sık denk geliyoruz. “Her şeyi yapıyorum ama hiçbir şey yetmiyor.” “Başarılıyım ama mutlu değilim.” “İzin aldığımda bile suçluluk duyuyorum.” Bu cümlelerin her biri tükenmişliğin maskelenmiş hali. Aslında mesele basit: Bir girişimci olarak önce sistemleri değil, kendini yönetmeyi öğrenmen gerekiyor. Çünkü zihnin yorgunsa, plan ne kadar mükemmel olursa olsun çalışmaz. Kendine zaman ayırmak, işi değil, enerjini sürdürülebilir kılar. Girişimcilik; fikir, strateji ve pazardan önce psikolojik dayanıklılıkla ilgilidir. Ve bu dayanıklılık, çoğu zaman sessizlikte yeniden doğar. Bir adım geri çekilip nefes almak, bazen ilerlemenin en güçlü halidir. Bugün geriye dönüp baktığımda, tükenmişlik sendromunun bir yenilgi değil, bir uyarı olduğunu görüyorum. “Dur, yeniden dengele, yönünü gözden geçir.” Eğer bu sesi duymazsan, sistem bir şekilde seni o dengeye zorlar. Belki de girişimcilikte en olgun adım, daha fazlasını başarmak değil; kendini kaybetmeden devam edebilmektir. Haftaya bu konunun devamında şu sorunun cevabını arayacağız: “Üretirken Kendini Kaybetmemek: Zihinsel Dengeyi Korumak Mümkün mü?”
Ekleme Tarihi: 26 Kasım 2025 -Çarşamba
Yunus Emre Tufan

Girişimciliğin Görünmeyen Yorgunluğu

Girişimcilik çoğu zaman dışarıdan bakıldığında enerjik, özgür ve heyecan dolu bir hayat gibi görünür.

Kendi işini kurmak, kendi kararlarını almak, hayalini gerçeğe dönüştürmek...
Evet, bunların her biri doğru. Ama kimse bu yolun görünmeyen tarafını tam anlatmaz: sürekli bir mücadele hali, belirsizlik, bitmeyen sorumluluklar ve içten içe büyüyen bir yorgunluk.

Bu yorgunluk bir gün fark etmeden tükenmişlik adını alır.
Ve en çok da “hayalinin peşinde koşanlar” fark etmez o anı.

Ben kendi yolculuğumda bu sınırın ne kadar sessizce aşıldığını defalarca gördüm.
Bir girişimi sıfırdan inşa ederken, sabahın ilk ışıklarıyla başlayan mesailer, gece yarısına kadar süren planlamalar, her e-posta, her mesaj, her karar… Hepsi bir süre sonra başarıya değil, sürekli var olma çabasına dönüşebiliyor.
Bir süre sonra insanın zihni üretmekten çok “yetiştirmeye” başlıyor.

Zinde Zihin’i kurduğum dönem de böyleydi.
Afet sonrası sahada doğan bir fikir, zamanla büyüyen bir sistem haline geldi. İnsanlara fayda üretmek, bir anlam yaratmak büyük bir motivasyondu. Ama bu motivasyonun içinde fark etmeden yorulduğum dönemler de oldu.
Bir proje büyürken, onunla birlikte büyümek zorunda kalırsın — ama insan her zaman aynı hızda büyüyemez.

Girişimcilikte tükenmişlik genellikle başarıyla kamufle olur.
“Her şey yolunda” derken bile içten içe bir yorgunluk, tatminsizlik, hatta bazen suçluluk hissedersin. Çünkü dinlenmek bile zaman kaybı gibi gelir.
Oysa dinlenmek, üretkenliğin düşmanı değil, ön koşuludur.

Benim için dönüm noktası şuydu:
Bir gün, elimdeki yapılacaklar listesine baktım ve fark ettim — hiçbir şey bitmiyor, sadece değişiyor.
O anda anladım ki tükenmişlik, bitmemekten değil, bitirememe duygusundan besleniyor.

Zinde Zihin’de biz bugün danışanlara bu konuda çok sık denk geliyoruz.
“Her şeyi yapıyorum ama hiçbir şey yetmiyor.”
“Başarılıyım ama mutlu değilim.”
“İzin aldığımda bile suçluluk duyuyorum.”
Bu cümlelerin her biri tükenmişliğin maskelenmiş hali.

Aslında mesele basit:
Bir girişimci olarak önce sistemleri değil, kendini yönetmeyi öğrenmen gerekiyor.
Çünkü zihnin yorgunsa, plan ne kadar mükemmel olursa olsun çalışmaz.
Kendine zaman ayırmak, işi değil, enerjini sürdürülebilir kılar.

Girişimcilik; fikir, strateji ve pazardan önce psikolojik dayanıklılıkla ilgilidir.
Ve bu dayanıklılık, çoğu zaman sessizlikte yeniden doğar.
Bir adım geri çekilip nefes almak, bazen ilerlemenin en güçlü halidir.

Bugün geriye dönüp baktığımda, tükenmişlik sendromunun bir yenilgi değil, bir uyarı olduğunu görüyorum.
“Dur, yeniden dengele, yönünü gözden geçir.”
Eğer bu sesi duymazsan, sistem bir şekilde seni o dengeye zorlar.

Belki de girişimcilikte en olgun adım, daha fazlasını başarmak değil; kendini kaybetmeden devam edebilmektir.

Haftaya bu konunun devamında şu sorunun cevabını arayacağız:
“Üretirken Kendini Kaybetmemek: Zihinsel Dengeyi Korumak Mümkün mü?”

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve okurmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.