Hayatımda hep kendi işimi kurmak vardı. Öğrencilik yıllarımda da bu hayal içimde hiç kaybolmadı. Antalya’da üniversite okuyordum, ancak bazı özel sebeplerden dolayı okul sürecim uzamıştı. Aileme yük olmamak için, bir yandan okula devam ederken bir yandan da taksi şoförlüğü ve VIP araç şoförlüğü yapıyordum.
Bu iş, bana sadece maddi anlamda katkı sağlamadı; aslında ilk girişim fikrimin de kapısını açtı. Çünkü her gün aracımda farklı insanlarla tanışıyordum. Antalya’ya adım atan yerli ve yabancı turistler, genellikle aynı soruyu soruyordu:
“Burada şu kadar zaman geçireceğiz, bize neler önerirsiniz? Nerede yemek yiyelim, nereleri gezelim, hangi etkinliklere katılalım?”
O an fark ettim ki, herkesin ihtiyacı aslında aynıydı: Güvenilir, hızlı ve pratik bir şehir rehberi. İlk başlarda bu soruları sadece sohbetle cevaplıyordum. Ama zamanla yolcuların bana sordukları şeyleri not almaya başladım. Aracımda geçen her sohbet, yeni bir fikir kıvılcımına dönüşüyordu.
Bir süre sonra, işim bittiğinde bilgisayar başına oturup bu notları derlemeye başladım. Böylece Organizasyondevi’nin ilk taslakları ortaya çıktı. Amacım, insanların Antalya’daki deneyimlerini kolaylaştırmak, doğru bilgiye hızlıca ulaşmalarını sağlamaktı. Bir yolcunun aklındaki soruya yanıt vermek, aslında binlerce insanın da ihtiyacına cevap olabilirdi.
Bugün geriye dönüp baktığımda, Organizasyondevi benim için sadece bir girişim değil, aynı zamanda bir dönüm noktasıydı. Çünkü bana şunu öğretti: Her iş fikri, gündelik hayatın içindeki küçük sorulardan doğar. Önemli olan bu soruları fark etmek ve çözüm üretmeye cesaret etmektir.
Peki Organizasyondevi sonrasında neler oldu? Bir fikri hayata geçirmek bir başarıdır, ama onu büyütmek, geliştirmek ve sürdürmek çok daha zorlu bir süreçtir. Haftaya, bir girişimi ayakta tutma çabamın perde arkasını anlatacağım: “Sürdürülebilirlik ve İstikrar İçin Öğrendiklerim.”